11 Haziran 2014 Çarşamba

The Shining (1980)


IMDB'nin "En İyi 250 Film" listesinin 55. sırasında yer alan bir Stanley Kubrick filmi olan Shining (Cinnet)'in başrollerinde Jack Nicholson, Shelley Duval ve Danny Lloyd bulunuyor.

Film, kışın bekçilik yapacakları otele ulaşmaya çalışan Jack ve ailesinin dağları ve denizleri geçerken bizlere sundukları görsel şölen eşliğinde başlamakta ve devamında otelde yaşayacakları ilginç deneyimlere doğru yavaşça ilerlemektedir. Belirtmekte fayda var, (kitabı okumamış olsam da, duyduklarım ve zaten Stephen King'in kendi deyişiyle de) film bir SK kitabında uyarlanma olarak addediliyor olmuş olmasına rağmen aslında kitaptan esinlenmiştir demek daha doğru kaçabilir. Çünkü, sahneler ve odak noktasına aldığı unsur (kitapta otel, filmde aile mesela) bakımından dahi birbirlerinden ayrılmakta(imiş).

Film, gerilim ve dram unsurlarının içine serpiştirilmiş korku türü ile karıştırılan, aslında psikolojinin ağır bastığı, bazı sahneleri ile tüyleri diken diken etmeyi başaran iyi bir yapım. Jack Nicholson'ın müthiş oyunculuğu, Shelley Duval'ın saf ve şapsal halleri, çocuk oyuncu olan Danny Lloyd'un (korku filminde oynadığından haberi olmasa da) etkili oyuncuğu ve geren sahneleri ile (misal bisiklet ile oteli dolaşma sahneleri) başarılı olmasının yanında finali ile kafada soru işaretleri bırakıyor da diyebiliriz biraz. 

Kamera açılarının başarılı kullanımı, kullanılan efektlerin gününe göre "aşmış" denilebilecek derecede olması, müzikleri, aralara serpiştirilen ses efektleri, atmosferinin etkileyiciliği, konu bakımından biraz kopuk bir ilerleyişe sahip olsa da onu oyuncuların filme kattıkları ile kapatmayı başarışı ile Shining, izlenmeyi kaçırılmaması gerekilen filmler arasında usulca ve biraz da manyakça yerini almaktadır.


İncelemeye Dal

7 Haziran 2014 Cumartesi

World War Z (2013)


Başrolünde Brad Pitt'in bulunduğu Dünya Savaşı Z klasik zombi profilini alıp yerine biraz modifiye edilmiş halini koymayı deneyen bir felaket filmi. Av esnasında saldırgan ve gayet de hızlı olan zombiler etrafta bir av olmadığında inzivaya, sakin ve sessiz bir pozisyona geçmektedirler. I Am Legend da bu modifiyeye üvey babalık ediyor olabilir.

Film bir anda nereden geldiği belli olmayan klasik bir virüsün ortaya çıkışı ve onunla savaşılışını anlatmakta. Bu bilindik konu değişik bir yöntemle ele alınmaya çalışılsa da maalesef bu iş sadece Brad Pitt'in cazibesi ve merakıyla sınırlı kalmakta. Güzel bir mantık çerçevesinde ilerletilebilecek filmi ünlü oyuncu cazibesiyle sınırlandırıp fazla üzerine düşülmemiş, olay örgüsü ayrıntılandırılmamış, içi boş dışı teneke bir film halini almıştır..

Efektleri fena olmayan, görsellik açısından küçümsenemeyecek bir tat sunan, vasat üstü altı bir felaket zombi filmi Dünya Savaşı Z. Ama açıkcası bir hayalkırıklığı olmaktan ileri gidemiyor, belirtmekte fayda var.



İncelemeye Dal

Sil Baştan (1987)


Kenneth Milton Grimwood'un 5. kitabı olan Sil Baştan (Replay), 43 yaşındaki bir adamın ölümüne yaklaştığı sırada bir anda geçmişe sıçrayarak hayatının bazı bölümlerini tekrar ve tekrar yaşamasını ve yaptığı hataları telefi (etmeye çalışması veya) etmesini  anlatmakla beraber zaman içi yaşadığı atlamalarla içine düştüğü karmaşayı konu alan sürükleyici bir kitap.

Heyecanlı kurgusu ile hiç sıkmadan ilerlemeyi ve kitabı elden bırakmayı zorlaştıran Sil Baştan, zayıf sonu ile büyük hayal kırıklığı yaratmakta. Akıcı ve sade bir dil ile gayet güzel bir alt yapının üzerine ince dokunuşlarla işlense de hikaye, maalesef tatmin edici bir sona ulaşamıyor.

Hayal gücünü zıplatacak, "Acaba ben olsaydım ne yapardım?" sorusunu akla getirtecek, başarılı bir kurguya sahip iyi bir roman.

Herkesin içinde bir yerlerde gizlenen "Geçmişe dönseydim hatalarımı düzeltebilir miydim?" sorusunu bir de Ken Grimwood'un kaleminden dinleyelim.


İncelemeye Dal

6 Haziran 2014 Cuma

About Time (2013)


Başrollerini Domhnall Gleeson ile Rachel McAdams'ın paylaştığı About Time için, romantizmi komedinin içinde eriterek karşımıza bilim-kurgu ile çalkalanmış sevimli bir film çıkmış, diyebiliriz. Gülümsetirken bir anda kahkahalara da boğabildiği gibi, bazı yerlerde de duygusal anlar yaşatarak bir duygu seline dönüşen bir yapım About Time.

Süresinin uzunluğu bazı yerlerde sıkabildiği gibi, bazı yerlerde de "Ah keşke hiç bitmese." dedirtebiliyor insana. Olay örgüsünün biraz hantal kaldığını ve kurgusal olarak çok bir şey beklenilmemesi gerektiğini söylemekte de fayda var. Bilim-kurgu etiketi bulunsa da üzerinde, "kapalı dolaba girip yumruk sıkıp zamanı oynatalım"cı bir mottonun üzerine kurulmaktan daha ileri gidemiyor. Ama zaten gerek de yok. Oldukça şirin, sempatik ve tatlı bir film About Time.

Time Traveler's Wife ile karşılaştırılmaya mahkum olan bu film, aslında içselliğinde ondan büyük bir ölçüde ayrılmakta. Fakat, Rachel McAdams'ın iki filmde de kadın başrol oyuncusu olması yönüyle de hınzır bir bütünlüğe bürünmekte.

Işık kullanımı, renkli karakterleri, pastel tonlarını çarpıcı bir şekilde kullanarak canlılık kattığı atmosferi ile About Time, moral verici bir film, güzel vakit geçirmek için iyi bir seçenek.


İncelemeye Dal